TÜRKİYE CANIM FEDA

TÜRKİYE CANIM FEDA




TÜRKİYE CANIM FEDA

-----

VARMI BÖYLE BİR OZANCIK KASABASI DAHA OZANCIK MEKANİM.TR.GG SİTE YÖNETİCİSİ İSA TEKİN VIDEO RESIM VB PAYLASIMLARDA BULUNURKEN TURK TOPLUMUNUN ORFUNE ADETINE DININE VE AILE YAPISINA UYGUN OLMASINA

   
  WEB SİTEMİZE HOŞ GELDİNİZ OZANCİKMEKANİM TR GG
  YÖREMİZDEN
 
.YÖREMiZDENYERLER. Haci Ali Paşa Camii:
Sultan 2. Abdulhamit’in serkarini Ortaköylü Hacı Ali Paşa tarafından 1905 yılında yaptırılmıştır. Muntazam kesme Ersele taşıyla yapılan caminin tek taş kubbesinin eteğinde sekiz pencere vardır. Mihrabın üç tarafına Besmele ve Kürsi Ayeti yazılmıştır. Bu yazıları H. 1357’de İbralalı Hattat Raşit Tiryakioğlu yazmıştır. Caminin temellerinde gayri İslami devirlere ait yapılardan alınmış taşlar kullanılmıştır. Bugün kuzeyindeki giriş kapısı kısmında bulunan son cemaat mahfili camiye sonradan ilave edilmiştir. Giriş kapısı yönündeki tek şerefeli minaresi yıldırım düşmesi sonucu yıkılmış ve orjinalliği bozulmadan yeniden tek şerefeli minare yapılmıştır. İçerisinde, yapıldığı yıllardan kalma antika değeri bulunan halılar ve seccadeler bulunmaktadır.
................................................................YUNUSEMRETÜRBESİ................... Yunus Emre Türbesi: Reşadiye Köyü´nün batısında bulunan bir tepe üzerindedir. Çevre köylerden ziyarete gelirler. Ziyaret anında kurban kesilir, namaz kılınır, dua edilir. Yunus Emre : XIII. yy.’da yaşayan Yunus Emre’nin memleketi, doğduğu, yaşadığı ve öldüğü yer hakkında birbirinden farklı görüşler ve iddialar olduğu bilinmektedir. Prof. Fuat Köprülü başta olmak üzere Ahdülbaki Gölpınarlı, Prof. Şehabettin Tekindağ, Halim Baki Kunter, Cahit Öztelli, 1. Hakkı Konyalı ve daha birçok bilim adamı ve araştırmacı buldukları belgeler ve derledikleri bilgilerle ve kendi yorumlarını da katarak çeşitli kitaplar yayınlamışlardır. Ayrıca Aksaray ve Yunus Emre aşıklarından değerli hemşehrimiz, emekli Avukat Erdoğan ARIBAŞ’ın da Yunus Emreden Gönüller Dolusu Seslenişini dile getiren kitabından söz etmeden geçemeyeceğiz. Ancak bu çalışmalar sonucu Yunus Emre’ nin memleketi, kimliği, gerçek mezarının nerede olduğu konusu kesinlikle açığa kavuşturulmamıştır. Bugün Yunus Emre’ye ait olduğu ileri sürülen yirmiden fazla mekan veya mezarın sadece beşi bir anıt mezar veya türbe halinde biçimlendirilmiştir. Bunlar Afyon’un Emre Sultan Köyündeki, lsparia’nın Uluhorlu İlçesi merkezindeki, Eskişehir’in Yunus Emre Köyündeki, Karaman merkezindeki ve Aksaray İli Ortaköy ilçesi Sarıkaraman’daki anıt mezarlardır. Aksaray İli, Ortaköy ilçesi Sarıkaraman Kasabası Reşadiye Köyünde bulunan ve halk tarafından Ziyaret Tepesi olarak adlandırılan bu tepe ismini Yunus Emre’ye atfedilen bir türbenin bulunması nedeniyle almıştır. 29 Eylül 1995 tarihinde Aksaray’da gerçekleştirilen Yunus Emre’yi Anma Etkinlikleri çerçevesin de düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Sadık Tural yaptığı konuşmasında, öğrencisi Mustafa Tatçı’nın Yunus Emre hakkındaki Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanan doktora tezindeki görüşlerini sıralamıştır. “Yunus Emre Miladi (1240-41)de doğmuş 82-87 sene yaşamış (1329-30) da vefat etmiştir. Hacı Bektaş-i Velinin Hakka (Tanrıya) yürümesinde, Yunus’un yaşı takriben 35’dir. Ahi Evran’ın 1267’de vefatında henüz 21 yaşında.” idi. Mustafa Tatçı nerede doğduğu, nerede yaşadığı hakkındaki bütün iddiaları tek tek alt alta getirir. Kat’i olarak bir neticeye varmamakla beraber günümüze kadar gelen belgelere göre; Yunus’un Orta Anadolu’da bir merkezde yaşadığının kesin olduğunu belirtmektedir. Bütün yazmalardaki ifadelere göre şöyle bir değerlendirme var. Sarıköy’de kıtlık nedeniyle Hacı Bektaş Sultan Dergahına gidecek, buğday alacak ve kağnıyla akşama geri dönecek. Böyle bir bilgiyi haritaya taşırsanız Eskişehir’i bulamazsınız, başka bir şehir bulursunuz. Bir ucu Hacıbektaş Kasabası, bir ucu Sarıkaraman veya Sarıköy, diğer ucu Taptuk Köyü olan bir üçgen... Yunus Emre, bu üçgenin içinde yaşamıştır. Yunus Emre Anadolu’da doğdu , vefat etti, fakat ruhu bütün dünyada yaşıyor, Yunus Emre, sadece Türkler için değil dünya için evrensel bir şairdir. Evliyadır ve büyük şairler katında dil, din, milliyet farkı gözetilmez, işte Yunus Emre de bu özelliği ile evrenseldir ve dünya şairidir. .KartulukDağıTepesi. Namlıkışla Köyü´ndedir. Dağın tepesinde ``Dede`` adı verilen bir yer vardır. Çocuğunun yaşamasını, malının kalmasını isteyen insanlar oraya gider. Dualar edilir, dilekler dilenir, birşeyler bırakılır ve ziyaret tamamlanır. Sınandı Kalesi: Sınandı, Gökkaya Köyü´nün kuzeyinde kurulmuş olup, bugün birkaç yerde duvar kalıntısı kalmıştır. Çiftevi Köyündeki önemli eserler: Köyün kenar kısmında bir kaya vardır. Yüksekliği 4 metre, eni 5 metre kadardır. Düğün anında gelin bu kayanın etrafinda üç kez dolandırılır. Bundaki maksat gelinin gittiği yerde kalması, mutlu olmasıdır. Köyün sahasında Selçuklulardan kalma bir taş mevcuttur. Muratlı ve Otügüz Höyüğü: İçinde Rumlardan kalma eşyalar olduğu söylenir. Yüzerinde yüründüğünde Höyüğün sallanır gibi olduğu söylenir. Köy Camii: XIX. asırdan kalma olduğu söylenir. Orijinal süsleri olduğu söylenir. Kartal Kalesi : İshaklı Köyünün Büvelek tepesi denilen mevkiinde köylüler tarafından bulunmuştur. Roma dönemine ait olduğu tahmin edilen heykel, Aksaray’ ın ilçe olduğu dönemde Aksaray Kaymakamlığı tarafından Aksaray’ a götürülerek parka konulmuş ancak kısa bir süre sonra çalınmıştır. .YÖREMİZDEKİKASABAVEKÖYLERİNİSİMALMALARI YÖREMİZDEKİ KASABA VE KÖYLERİN İSİM ALMALARI Altıncanak: Bozkır Köyü´nde bir mevkiidir. Bu köye yakın köylerden birisi Rumlara esir düşüyor. Rumlardan biri: ``Sana bir kağıt vereceğim, bunu Bozkır´da filan yere götür koy, söz verirsen seni kurtarırım.`` diyor. Türk serbest kaldıktan sonra, bu kağıdı tarif edilen yere götürüyor. Birde ne görsün! Orada bir koyuktan yığınla arı çıkıyor ve adama saldırıyorlar. Adamda kendini imkanı nisbetince korumaya çalışıyor. Eli yettiğince arıların bazılarını öldürüyor. Ölü olarak yere düşen arılar altın oluyorlar. Adam ölüyor ama yerde de bir hayli altın oluşuyor. Halk bu yüzden buraya ``Altınçanak`` diyor. Balcı: Daha önceleri buraya Kurt (veya Kürt) Mahmutlu denilirmiş. Şimdiki Balcı Barajı`nın bulunduğu bir yerde de bir köy bulunurmuş. Kurt Mahmutlu´dan bir adam buraya bal getirip satarmış. Halk da, onun köyüne ``Balcı`` demiş. Bu isim zamanla yaygınlaşmış. Bozkır: Anadolu´nun başka bir bölgesinden buraya Hacı Mehmet, Kara Osman, Mevlüt Aciz Ağa gelmişler. Bunlara ``Bozaklar`` denilirmiş. Zamanla Bozkır denilmeye başlanmış. Ceceli: Kırşehir´de mekan tutmuş olan Caca Bey´e bağlı birkaç aile, buraya yerleşmiş, kendilerine cacali ve zamanla da Ceceli denilmiştir. Türkistan´dan, Ceceli adlı bir boy gelip Anadolu´ya üç yere dağılır. Bu yöreler Trabzon, Adana ve Ortaköy´dür. Çatin: Köyün şimdi bulunduğu yerde daha önce Ermeniler yaşarmış. Doğudan Karaboğaz Mehmet Ağa adında biri kavmi ile buraya gelmiş. Köyün halkı kayaların arasında , ine benzer yerde yaşarmış. Karaboğaz Mehmet Ağa kendisine iki katlı bir ev yaptırmış, üzerinide çatı ile kapatmış. Köy halkı buraya `` Çatılı İn`` demeye başlamış. Zamanla köy bu ad ile anılır olmuş. Bu da değişerek Çatin adını almış. İkinci bir söylenti ise şöyle: Köyün iki yanındanda dere geçmektedir. Bu yüzden buraya `` Çatılı `` denilmiş, bu ad zamanla `` Çatin`` olmuştur. Çiftevi: Önceleri Muratlı Höyüğü yanında bir köy varmış. Buraya ``Muratuşağı`` denilirmiş. İki kardeş köy halkıyla kavga etmiş. Bu yüzden buradan ayrılmak zorunda kalmışlar. Köyün şimdiki bulunduğu yeri mesken tutmuşlar. Köyün nüfusu zamanla artmış. Halk bu köye çiftevi demeye başlamış. Devedamı: Köyün bulunduğu bugünkü yerde eskiden oldukça fazla deve bulunurmuş. Devedamı ismini alışı bu yüzdendir. Durhasanlı: Bu isim hakkında üç rivayet vardır: Aksaray´daki Hasan Dağının ismi Arap kaynaklarında Tur-ı Hasan´dır. Bu isimde Danişmendliler zamanında şehit düşüp burada yatan Hasan Bey´den gelir. Bu beye mensup olanlara ``Hasan Dağlı `` anlamında ``Tur Hasanlı`` denilmiş, zamanla ``Dur Hasan`` olarak söylenmeye başlanmış. Hasan Bey´e mensup ailelerden bir kadın şimdiki köyün bulunduğu yere gelince; oğlu Hasan´a ``Dur Hasan buraya konaklayalım`` demiş. Bu söz zamanla köye isim olmuş. Bir söylentiye göre Hasan Bey, Danişmend Gazi´nin amcasıdır. Hasan Bey´in üç çocuğundan birisinin adı da ``Turasan`` dır. Hacımahmutuşağı – Hacıibrahimuşağı – Seksenuşağı: Vaktiyle buraya her bahar ayında Toroslardan üç kardeş kalabalık olarak gelir ve yayla hayatı geçirirlermiş. Bu , uzun müddet devam etmiş. Zamanla yerleşik hayata geçmişler. Kendilerine bugünkü yerleşme merkezlerini seçmişler. Başlarındaki büyüklerinin adlarından dolayı bu isimleri almışlar. Namlıkışla: Vaktiyle köyde Evliyagiller´in kızı kaçırılır. Bu olay, köyde kan davası başlatır. İki taraftanda çok sayıda insan öldürülür; çok kan dökülür. Bu yüzden buraya ``Kanlıkışla`` denilir. Daha sonra ismi devlet tarafından ``Namlıkışla`` olarak değiştirilir. Halk iki ismide söylemektedir. Pirli: Yaşlı bir kişi (pir) buradan geçerken, dinlenmeye kalmış. Burası hoşuna gitmiş; mesken tutmuş. Diğer köylerden de buraya zamanla yerleşenler olmuş. Halk ta buraya ``Pirli`` demiş. Reşadiye: 1293 (Miladi 1877-1878) muhaciri olarak Erzurum ve Kars´tan gelenler Sultan Reşad zamanında buraya yerleştirilmiş. Padişahın adından dolayı buraya Reşadiye denilmiş. Köyün 1908 yılında kurulmuş olduğu söylenir. Salarıalaca: Köy halkı Nevşehir´in Sallar Köyü´den gelmiştir. Köyün toprağı ala renkte olduğundan buraya ``Sallarıalaca``, zamanla da ``Salarıalaca`` denilmiştir. Salarıgödeler: Buraya sarı benizli (veya sarı elbiseli), şişman, kısa boylu, halk tabiriyle ``gödek`` biri gelir ve yerleşir. Köyün nüfusu zamanla artar. Halkta buraya ``Salarıgödeler`` der. Sarıkaraman: Konya´nın Karaman .YÖREDENMANiLER Gül koydum gül tasına Hayatın ortasına Düşman püskül sallıyor Yarimin sevdasına Sarımsak koydum aşa Lanet olsun bu işe İpdi severler amma Sonra kakarlar başa Suya giderim suya Elmayı soya soya Kaldır yarim peçeni Bakayım doya doya Elma attım alıca Bir kuş vurdum delice Yenile bir yar sevdim Gözleri sürmelice Irafa koydum narı Gözlerim arar yari Gidenler gelmedikçe Ağlarım zarı zarı Karşı dağın gıcısı Çektiğim yar acısı Gel gel otur yanıma Sevdiğimin bacısı Güzeller eder nazı Aşıklar çalar sazı Kurban olam görümce Ağlarım bazı bazı Dam başında hereni Derdinden oldum deli Ellerin yari gelir Gelmez bizim zırdeli Dam başında zerdeli Oldum derdinden deli Yarimi eller aldı Bende oldum zırdeli Ayağında yemeni Yemeniye sar beni Dünyaya ölüm gelmiş Ne seni kor ne beni Dam başinda hereni Yüreklerim yaralı Doğrusunu söyleyim Yar gardaşdan ileri Alçacık penceresi Hiç yorulmaz çenesi Kalkmış banal af eder Kümbetin çingenesi Kara kaşık destesi Geliyor biçer sesi Ben yarimi tanırım Lacivert elbisesi Daldaki üzüme bak Betime benzime bak Her ne kadar seversen Gülerek yüzüme bak Ekin ektim olacak Sevda beni alacak Benim sana kavuşmam Kıyamete kalacak Fasülyeyi kuruttum Pişirmeyi unuttum Gel yarim konuşalım Anamgili uyuttum Dam başında üç oğlan Al da beni kaç oğlan Ötekiler duymadan Aksaray´ı geç oğlan Su akar pişman pişman Güzellik başa düşman Elin oğlu değilmisin Dilin dost kalbin düşman Peşkir çektim direkten Bir of çektim yürekten Bu hekim hekim değil Hekim gelsin Iraktan İp eğridir inceden Savran gider geceden Senin derdin değilmi Beni böyle kocaltan Elma attım al gelin Yanakları bal gelin Eğer gönlün var ise Bu gece kal gelin Vur destiye gümlesin Aşık olan dinlesin Sevdiğini alamayan Hiç evlendim demesin Dam ardında tavuklar Hergün hergün yumurtlar Memleketin kızları Koca diye sayıklar Kahveyi kavururlar Taşmadan savururlar Bu ne biçim köyümüş Öpmeden ayırırlar Sabunu sıra korlar Üstüne çıra korlar Elimden yari alıp Boynuma bura korlar Dam başında arı var Kanadında sarı var Bilmiyorum sevdiğim Aramızda biri var Yükün dibinde reçel Eller iyi yar seçer Bende düstüm kötüye Ahınan ömrüm geçer Bugün günlerden pazar Bülbül okur kız yazar Uzakta yari olan Eli böğründe gezer Sarı sarı han durur Han içinde can durur İkimizin sevdası Yeri göğü yandırır Sürmelenmiş gözleri Işıl ışıl yüzleri Hic aklımdan çıkmıyor Akpınar´ın kızları Haydi kızlar çapaya Gün dikildi tepeye Ortaköy´ün kızları Birer okka arpaya Kaya dibi karınca Karşı durdum girince Kurban olam görümce Şu kardaşın gelince Garibim bu gülşende Baykuşlar ötüşünde Gariplik ne çetinmiş Baş yastığa düşende Mendilim pile pile Ben düştüm gurbet ile Yedi mendil çürüttüm Gözyaşım sile sile Ay bulut kerem eyle Var yare selam eyle Bensiz yarin gözüne Uykuyu harem eyle Göz koma yediğime Kulak ver dediğime Ana sevap edersin Ver beni sevdiğime Benim yarim birtane Yare aldım kestane Yar yüzüme bakınca Oldu gönlüm mestane Biber ektim yollara Yorulmadım ellere Üç senedir severdim Bildirmedim ellere Yeşil tesbih masallah Sen benimsin iyişallah Anamın gelini yok Sen olursun iyişallah Ateş olur yakmaz mı Su olurda akmaz mı Tutalım sultan oldu Sultan kula bakmaz mı Ben varmam inekliye Evleri sinekliye Mevlan yazarsa yazsın Omuzu tüfekliye Mendilim dalda kaldı Gözlerim yolda kaldı Kara gözlü sevdiğim Bilmiyom nerde kaldı Yakmalı yar yakmalı Dağda odun yakmalı Sana mani az gelir Yarım türkü yakmalı Yelekleri yaralı Düğmeleri paralı İlişmeyin yarime Yürekleri yaralı Karşıdan gelen atlı Altında kilim katlı Ben yarimi tanırım Baldan şekerden tatlı Karadır kaşın ördek Yeşildir başın ördek Gül çimene geldi mi Hani kardaşın ördek Kayalar direk direk Suyu nerden indirek Kuşlar dilden anlamaz Yare mektup gönderek Dam başında arılık Benzim oldu sarılık Eller çift çift geziyor Bize geldi ayrılık Denizde kara balık Ciğerim sana yanık Ellerin sözüyünen Yarim benden ayrılık Tabakada tütün yok Akıl başta fikir yok Seni alır giderim Bindirecek atım yok Armut dalı incecik Bir yar sevdim gencecik Gel sarılıp yatalım Sen ince ben gencecik Dağlar duman oldu gel Gönlüm güman oldu gel Aylara veda ettim Yılım tamam oldu gel Çeşmenin başı güzel Dibinde taşı güzel Öyle bir yar sevdimki Kirpiği kaşı güzel Sekin keklikler sekin Alnında çalma kakül Akşam yarim geliyor Duvarlar geri çekil Patlıcanı haşladım Doldurmaya başladım Dediler yarin hasta Ağlamaya başladım Püskülümü saaçrım Dolaşırsa açarım Bana altın almazsan Düşmanınla kaçarım Ak buğdayım buğdayım Sereyim kurutayım Gurbetteki yarimi Ben nasil unutayım Elmayı yarı böldüm Çamura düştü sildim Yar kadri bilmez idim Gurbete düştü bildim Bahçe bahçe gezerim Çıkı buldum çözerim Vallah billah enişte Ben bacımdan güzelim Dam ardından sel gelir Deste deste gül gelir Alman kızlar çobanı Ayda yılda bir gelir Elmayı atan bilir Alıpta tutan bilir Güzel yarin koynunda Yatıpta kalkan bilir Dut ağacı dut verir Yaprağını kıt verir Ergen oğlan ergen kız Sarıldıkça tat verir Ördek vurdum kalkmıyor Kanı donmuş akmıyor Bıldırki sevdiğim yar Bu yıl bana bakmıyor Dam başında yatıyor Yel yorganı atıyor Ey yel atma yorganı Yüreğimde atıyor Dolmuş geliyor dolmuş Dolmuşun rengi solmuş Kara gözlü sevdiğim Okumuş adam olmuş Oluk yaptım su geldi Naylon ibriğim doldu Biz gavuru süreli Seksen yıl tamam oldu Kara kuş katar oldu Ayrılık yeter oldu Bu sevdaya düşenler Ölümden beter oldu Güneşler yıldız oldu Geceler gündüz oldu Bir gecenin içinde Akpınar dümdüz oldu Bahçelerin koruğu Ben istemem yanığı Düşmanlarım gülmezmi Çirkinlerin moruğu Giden vapur dururmu Sonu liman olur mu İki baş bir yastıkta Acep kismet olurmu Sahanda kara pekmez Ben yesem yare yetmez Oğlan senin kazancın Benim süsüme yetmez Karşı karşı hanımız Karşıda harmanımız Sarılalım sevdiğim Çatlasın düşmanımız
 
 
  (2012) © COPRİGHT OZANCİKMEKANİM ® TÜM HAKLARI SAKLIDIR ..SİTEMİZDEKİ RESİMLERDE/COPRİGHT VAR İZİNSİZ KULLANILMASI YASAKTIR ....SON GÜNCELEME :01 :NİSAN :2012  
SİTEMİZİDESTEKLEYENLER
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
--
  --- rehber.gen.tr -- ---- ---Webmasterim.Com---css-grafik.tr.gg---- ---- --- rehber.gen.tr -- ---- ---Webmasterim.Com---css-grafik.tr.gg---- SAYYAÇ ONLİNE TOLBAR Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol